14 yaş. benim ki 2006 da bitti. şimdi düşünüyorum, şu anki kadar olmasa da sıkıntılarım vardı kendimce, bi kızdan hoşlanıyordum, önceki sene bitiminde mesajla onu sevdiğimi söylemiştim o da beni arkadaş olarak gördüğünü söylemişti sonunda smile olan başka bir mesajla. okulda çoğu insanla doğru düzgün bi ilişkim yoktu, kendi sınıfım dışındakileri bilmezdim. bilim sanat eğitim merkezi vardı, müzik resim eğitimi alırdım, sınava hazırlık senesi olduğu için bırakmıştım, bir yandan da soğumuştum zaten, çünkü önceki idealist öğretmenler gitmiş, yerine rahat yere kapağı attığında inanan, yahut ek ders ücreti için gelmiş öğretmen bozuntuları gelmişti.
bu bilsem'in önceki sene beni gönderdiği üstün yetenekliler kongresi'nden geldiğimden beri arkadaşlarımın bana olan gıcıklığı hepten artmıştı. ortaokulda son senemde benim keyif aldığım yer dershaneydi, platonik takıldığım kız, internet kafeye gittiğim arkadaşlar, hepsi oradaydı. aptaldım, gelişmekte olan kız erkek ilişkileri, insanların birbirinin dedikodusunu yapmaya başlaması, benim farkında olmadığım, kendimi geliştiremediğim konulardı. odamın duvarına "480" yazdığımı hatırlıyorum, ankara fen lisesine girmem için gereken, hedeflediğim puan buydu. ama oraya yazdığım an dışında, hiç bir zaman o puanı, yada o puanın temsil ettiği şeyleri hedefleyemedim, hırsla çalışmadım onlar için.
annemle babam doğum günümde bana klarnet aldılar. 1. sınıftan beri nefesli aletlere meraklıydım, o helvacıoğlu flütler var ya, ben onları yemiştim artık. başka müzik aletleri de çalmıştım, ama hep yan flüt istemiştim. klarneti gördüğümde çok sevindim, şimdilerde daha da müteşekkirim bizimkilere, her sıkıntımda klarnetim bana yoldaş oldu. insanlar pek öyle değil.
14 yaş tuhaftır bir yönden, ortaokul son sınıftayım, okulun en büyük ekibi biziz, serviste arka köşe bizim. ama öte yandan önümüzde bir sınav, ne olduğunu bile tam idrak edememişiz, hedefler koyulmuş, bi yandan kamışa su yürümüş, kafa bi karışık.. liseli abilere yakınız, ama çok uzağız bir yandan, bir perde var sanki arada. çok şey var önümüzde, ve dikkatli olsak neler yapabiliriz, o sınav (bizim zamanımızda oks idi) çok belirleyici, bir yanda milli piyango lisesi, bir yanda galatasaray, robert, yabancı okullar.. çizginin ilk defa kaydığı, mahalledeki çocuklardan oluşan sınıfın ilk defa gerçek "sınıflara" ayrıldığı zamanlar.
o günden bugüne ne kadar değiştik. ben değil on dört, on yedi yaşıma hesap veremiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder