Judas Priest'ten sonra Aynur Aydın'a geçtim şu an.
Biriyle konuşmak, dertleşmek zor. Yalnız kalmaktan korkan insan, başka insanlarla iletişime geçiyor mecburen; birileriyle kendinden parçalar feda etmek pahasına bağlantı kurmaya, kendini güçlü tutmaya çalışıyor. Ama bir noktada bir anda kendini tamamen dökmeye karar vermek neden? Öyle bir an geliyor ki, insan artık riskleri, kayıpları düşünmeden kendini anlatmak istiyor karşısındakine. Bu insan oluyor belki farkı yaratan, belki de sadece o an.
Ama daha ilginç olan, sevdiğin, ve seni seven bir arkadaşından uzaklaşmak.
Yapacak bir şey olmuyor. Çok şey paylaşmamış bile olsa iki kişi, yakın olabiliyor. Şehvet değil sebebi, çıkar değil. Ama kopmak gerekiyor bazen. Çünkü karşındakinin sende, senin onda ölmeye başladığını görüyorsun . Sebebi ciddi birşey de olabiliyor, küçük ve biriken şeyler de. Aradaki o rahatlık ortadan kalkıyor yavaşça, muhabbetler devam etmemeye başlıyor.
O zaman tek istenen iyi hatırlanmak, yada bir gün daha iyiyken tekrar konuşmak -artık ne zamansa o- ise, vazgeçiyorsun ondan.
İyi arkadaş seçmenin kıstaslarından biri bu olmalı belki. İlerde kopmanı gerektirmeyecek biri olacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder