13 Mart 2013 Çarşamba

Yeni Ergen

14 yaş. benim ki 2006 da bitti. şimdi düşünüyorum, şu anki kadar olmasa da sıkıntılarım vardı kendimce, bi kızdan hoşlanıyordum, önceki sene bitiminde mesajla onu sevdiğimi söylemiştim o da beni arkadaş olarak gördüğünü söylemişti sonunda smile olan başka bir mesajla. okulda çoğu insanla doğru düzgün bi ilişkim yoktu, kendi sınıfım dışındakileri bilmezdim. bilim sanat eğitim merkezi vardı, müzik resim eğitimi alırdım, sınava hazırlık senesi olduğu için bırakmıştım, bir yandan da soğumuştum zaten, çünkü önceki idealist öğretmenler gitmiş, yerine rahat yere kapağı attığında inanan, yahut ek ders ücreti için gelmiş öğretmen bozuntuları gelmişti. 

bu bilsem'in önceki sene beni gönderdiği üstün yetenekliler kongresi'nden geldiğimden beri arkadaşlarımın bana olan gıcıklığı hepten artmıştı. ortaokulda son senemde benim keyif aldığım yer dershaneydi, platonik takıldığım kız, internet kafeye gittiğim arkadaşlar, hepsi oradaydı. aptaldım, gelişmekte olan kız erkek ilişkileri, insanların birbirinin dedikodusunu yapmaya başlaması, benim farkında olmadığım, kendimi geliştiremediğim konulardı. odamın duvarına "480" yazdığımı hatırlıyorum, ankara fen lisesine girmem için gereken, hedeflediğim puan buydu. ama oraya yazdığım an dışında, hiç bir zaman o puanı, yada o puanın temsil ettiği şeyleri hedefleyemedim, hırsla çalışmadım onlar için.

annemle babam doğum günümde bana klarnet aldılar. 1. sınıftan beri nefesli aletlere meraklıydım, o helvacıoğlu flütler var ya, ben onları yemiştim artık. başka müzik aletleri de çalmıştım, ama hep yan flüt istemiştim. klarneti gördüğümde çok sevindim, şimdilerde daha da müteşekkirim bizimkilere, her sıkıntımda klarnetim bana yoldaş oldu. insanlar pek öyle değil.

14 yaş tuhaftır bir yönden, ortaokul son sınıftayım, okulun en büyük ekibi biziz, serviste arka köşe bizim. ama öte yandan önümüzde bir sınav, ne olduğunu bile tam idrak edememişiz, hedefler koyulmuş, bi yandan kamışa su yürümüş, kafa bi karışık.. liseli abilere yakınız, ama çok uzağız bir yandan, bir perde var sanki arada. çok şey var önümüzde, ve dikkatli olsak neler yapabiliriz, o sınav (bizim zamanımızda oks idi) çok belirleyici, bir yanda milli piyango lisesi, bir yanda galatasaray, robert, yabancı okullar.. çizginin ilk defa kaydığı, mahalledeki çocuklardan oluşan sınıfın ilk defa gerçek "sınıflara" ayrıldığı zamanlar. 

o günden bugüne ne kadar değiştik. ben değil on dört, on yedi yaşıma hesap veremiyorum.

10 Mart 2013 Pazar

Cahil

ortalama türkiye cumhuriyeti vatandaşıdır. 

bu toprağın insanı aptal değildir aziz nesin'in dediği gibi, cahildir. basit insanlardır. kolay yönetilirler, biat etmeye alışıktırlar, güce taparlar. cahil adam edilgen kalır büyük mevzularda, gücü yeterse ağa kesilir, yetmezse ağa beller karşısındakini. 

çok basit şeylere kanar cahil insan. hafızası zayıftır, çabuk unutur. biri birine şöyle okkalı bir laf soksun, "ooo" der, pek beğenir. iki kişi kavga etsin, hemen bakar, üzülmez, aynı bir hayvanmış da kabilenin reisiyle genç aday kapışıyormuşçasına izler. cinsiyetçidir, "karı kısmına" çok söz düşmez onun kitabında. milliyetçidir, muhafazakardır da; korkar çünkü yeniden. ama korktuğunu kendine bile itiraf etmez, dışlar, alay eder, linç eder. 

din, sorsan önemlidir onun için, inancından şüphe duyanın aklından şüphe eder. ibadeti aksatır belki, arada canı çekti mi günahını da işler, yediği bokun farkındadır ya, yine de yapar, canı çekmiştir, "eeeh be" demiştir. ama bir yerde birileri "din elden gidiyor" desin, gider yakar gerekirse orayı. öyle de inançlıdır. 

tabuların içinde hapsolmuştur cahil . birini gerçekten sevmeyi bilemez, olsa olsa saplantıdır onunki, çünkü erkekse ya kız buna yüz vermez, ya anası babası vermez. biriyle bi ilişkisi olsun, evlensin, basitleşir o ilişki, ulaşmıştır artık. kadını ona yemek yapar, çamaşırını yıkar. cahil erkek de kız da karşı cinsle konuşmayı bilmez. erkek konuşamaz, çünkü kıza konuşmaması söylenmiştir, türk kızı nazlıdır o yüzden, çünkü naz yapmasa kaşar olur bu kez. erkek de ne diyeceğini bilemez kıza, bu sefer abazan olur. güzel kız gördü mü laf atar, laf atmak doğaldır, oturup konuşmak tuhaftır onun için. "götünü" beğense bir kızın, hem ayıplar, hem de arzular onu. şu kız orospuymuş dense, ana bacı bırakmaz, ahlakından girer imanından çıkar, ama fırsatını bulsa...

fakir olur, zengin olur cahil, cahilliği toplumdan gelir. küçük hayatında, töre cinayetlerinin, tecavüzlerin, arada arkadaşlarla bir bira içip sapıtmaların, koca dayağının, karı dırdırının, patron küfrünün ortasında sürer gider hayatı. yıllar sonra yaşlandığında hürmet ister küçüklerinden, öyle ya, yaşlıdır artık. kimse de diyemez " ne yaptın şu koca ömründe hamallıktan başka?" diye. ölür gider, adı unutulur, cahilliği sonraki nesile miras olur.