4 Ocak 2014 Cumartesi

Akıllı telefonların esir aldığı insanlar

tuhaf insanlar belki bunlar. öyle ya, halbuki hepimiz ev ziyaretlerinde, kahvehanelerde, kokteyllerde birbirimizle güncel konuları, gündemi, sporu, sanatı konuşuyoruz. asosyallik ne kadar saçma, insanlar bu kadar birbirine saygılı ve iç hesapsızken değil mi?

akıllı telefon bir insana, sıradan bir vatandaşa ne vadeder? en önemlisi ego tatmini; sadece bunun için iphone denen zımbırtıya binyediyüzdoksandokuz lira bayılıyor bir çok insan. 

"aa telefon mu aldın?"

bu soru için herşey. kapitalizm ve tüketim alışkanlıkları, ayrıntıya girmeyeceğim, hepimiz kendimizden biliyoruz. başka ne verir akıllı telefon? meşguliyet verir. oyunlar, facebook, twitter üzerinden içinde bulunulan ve muhabbetin sarmadığı, sadece sosyal ortamda bulunmak için gidilmiş yerlerde anlamsızca etrafa bakınıp sus pus oturmanın, sessizliğin korkutuculuğunun bir alternatifini sunar alıcısına. lüks bir araba alamayan hastane mutfağındaki aşçı, elektrik teknisyeni, kombi servisi elemanı bu telefonlardan alarak bir süreliğine mutlu edebilir kendini. 

ben çocukken evde bilgisayar bulunması normalleşmeye başlamıştı; yeni nesil bırakın 56k modemin ne olduğunu, wifi olmamasını, internetten mp3 indirmek için geçen süreyi, kafelerde ömrünü yiyen cs, knight online hastası ilk mmorpg gazilerini bile bilmiyor artık. 

"nasıl insanlar bunlar,sürekli telefonla meşguller, hayatları galaxy 3, iphone5 olmuş" derken o insanları bu noktaya getiren küresel ve bölgesel toplum psikolojisini unutmadan konuşmuş oluyoruz. yeni nesil telefonla yaşıyor, bunu yadırgamak anormal oldu. çünkü artık toplumun çözüldüğü bir dönemdeyiz. insan ilişkilerinde dostluğun verdiği güvenin yerini basit ve kısa vadeli çıkar ilişkilerinin verdiği tedirgin sosyal ortamlar aldı. dışarıdaki kimse birbirine güvenmiyor. biz suserlar burada birbirimizi bile tanımıyorken aynı acı başlıklara benzer şeyler yazıyoruz: "dışlanmak", "yalnızlık", "atmde yarım saat işlem yapan ibne", "üniversite ortamının x olması" gibi. kimse gerçekten mutlu değil. sonuçta bir tarafta ismini hatta fotoğrafını koyup kendini saklayabildiğin sanal bir toplum, diğer yanda anlayamadığımız jest ve mimiklerin, küçük anlaşmazlıkların yarattığı tünelin karanlığı var. kaydedip tekrar oynayamıyoruz da üstelik.

ya ne olacağıdı?